Çengelköy Tarihi
Merve Güneş Yücel
19 Haz 2024
Çengelköy Tarihi
ÇENGELKÖY
Çengelköy ismi nerden geliyor?
İlk adı olarak Birinci Koy anlamına gelen Protos Diskos olan Çengelköy , 6. Yy’da Bizans İmparatoru 2. Justin, imaratoriçe Sofia için saray yaptırıyor. Sonrasında Sophianae olarak anılıyor. (Maalesef günümüze ulaşmamış)
Beylerbeyi ile Vaniköy arasında bulunan Çengelköy adı ile ilgili birkaç rivayet var.
İstanbul’un fethinden sonra sahilde çok sayıda çengel (çıpa) görüldüğü, bu yüzden köyün adına Çengelli Köy ya da Çengel Köyü dendiğidir.
Diğer rivayet ise Kaptan-ı Derya Çengel oğlu Tahir Paşa burada yaşadığı için semtin Çengelköy diye anılması.
Bahçelievler, Emek, Güzeltepe, Hasippaşa, Havuzbaşı, Kuleli, Mehmet Akif Ersoy olmak üzere 7 mahallesi vardır.
Temiz havası, bereketli toprakları ile her zaman sarayın gözdesi bir yer.
Asırlık çınarları, bademi, hıyarı, erguvanları ile ünlü, sırtını yeşile yaslayıp yüzünü maviye veriyor.
Eski yazarlar Çengelköy 'ün kirazı kadar ayvasının da ünlü olduğunu yazarlar. Bu meyveler büyük bir Pazar kayığı iskelesi ile kente gönderilir ve bu iskeleden yine köyün ihtiyaçları karşılanırdı.
Bizans Dönemi
Çengelköy'ün Bizans döneminde dini merkez niteliğindeki yerleşim yeri. Bizans'ın bu bölgeye verdiği önemi bugünkü Havuzbaşı mevkiinde yaptıkları saraydan, set bahçelerden ve büyük bir havuzdan da anlayabiliriz.
Bu yıllarda Çengelköy civarı liman olarak kullanılıyor, sonraları gemilerin demir parçaları büyük ihtimalle de köye adını verdiği rivayet edilen gemi demiri işleri yapıldığı sanılmaktadır.
Osmanlı Dönemi
15. ve 16. yüzyıllarda sultanların hasbahçelerinin bulunuyor. Kanuni bugünkü Kuleli Askeri Lisesi’nin bulunduğu çevrede Cihannüma Kasrı ya da Kule Kasrı’nı yaptırmıştır.
17.yy'da nüfus çoğunluğu Rumlardan oluşuyordu.
Üsküdar'dan sonra İstanbul kıyılarının en büyük kasabasıydı.
Evliya Çelebi'ye göre ,bu yüzyılda Çengelköy' de muhteşem bir saray ve hasbahçe, padişahın savaşta ve avda kullandığı köpeklerinin yetiştirilip bakıldığı bir samsonhane (seksonhane) vardı
Burada büyük bir Pazar kayığı iskelesi vardı. Özel kayıkları ve kayıkçıları olmayan insanlar da bu kayıklarla gidip geliyorlardı. Bu kayıklarla hergün kente buradaki sebze- meyve bahçelerinden mallar gönderiliyor, büyük kentin pazarından kasabanın mallar getiriliyordu.
Çengelköy, Osmanlı hükümdarları için en gözde sayfiye ve av yerlerinden olmuştur. Av merakı meşhur olan Sultan IV. Mehmed için Çengelköy ormanları iyi bir av sahası idi. Avlanmak dışında, Beylerbeyi'ne doğru uzanan Istavroz Bahçesi'ne de düşkün olan padişahlar Çengelköy ile birlikte anılan meyveler için de buralara gelirlermiş. Hatta padişahlar Çengelköy 'e özel meyva yeme turları düzenliyorlarmış.
18.yy başı Çengelköy büyük bir gelişme göstermiştir. Semt bu tarihlerde, eskiden olduğu gibi halen ormanlarla çevrilidir. Pazar kayığı iskelesi büyütülmüştür. Çarşı kasabanın iç taraflarında bulunmaktadır. Gerideki yamaçlarda tarlalar ve bağlar bulunur. Bu yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Ermenileri hızla Çengelköy kıyılarına yerleşmeye başlamışlardır.
İskeleden Vaniköy’e doğru kıyı boyunca zengin Ermeni ailelerinin yalıları sıralanmıştır. İskele’den Beylerbeyi’ne doğru ise Müslüman devlet ve din adamlarının, paşaların yalıları vardır. 19. yy’da ise Ermeniler azalıp yerine Türkler gelmeye başlamıştır.
19.yy da Vapur seferleri sayesinde insanlar Pazar kayıklarını daha az kullanmaya başlamışlardır.Bu dönemde Çengelköy büyümüş ve 3 kısma ayrılmıştır ; Asıl Çengelköy, Yukarı mahalle ve Setüstü mahallesi. Balıkçılık gelişmiş, sebze- meyve üretimi artmıştır. Denizlerin üzerlerine, kadın ve erkekler için ayrı ayrı yapılmış deniz hamamları inşaa edilmiştir.
1832 yılında Çengelköy Çarşısı'ndaki Kara İlya adlı bir Rum'un işyerinde başlayan yangın 20 dükkan ve 80 evi yakarak büyük bir felaket yarattı. II. Mahmud bu felakete uğrayanlara yardım parası gönderdi.
1849 yılında kurulan Şirket-i Hayriye ile birlikte vapur seferlerinin düzenli hale geliyor ve daha az kişi pazar kayıklarını kullanmaktadır.
İstanbul ahalisince bilinen meyvelerin artan ticaretinin yanında balıkçılık da artmış. Vaniköy'den İskele'ye kadar uzanan dalyanlarda kılıç balığı avlanmakta.
20.yy da rejimin değişmesiyle devlet yöneticileri kıyılardaki yalılarından çıkmak zorunda kalmıştır.
Çengelköy görüldüğü gibi her dönemde kıymetli bir semt olmuştur.