Boğaziçi 'nde Yaşam
Merve Güneş Yücel
11 Nis 2024
Boğaziçi 'nde Yaşam
15. yüzyıl ortalarından sonra, doğal güzellikleri, mimarisi, taşıma araçları ve hayat tarzı bakımından değişim geçirmeye başlar ve Bizans dönemindeki sakin görüntüsü yerini ihtişama bırakır. Her iki yakasında kurulan köyler de, yaptırılan köşkler, kasırlar, saraylar, yalılar, camiler, çeşmeler ile hareketlenmeye başlar Boğaziçi Bizanslılar döneminde bir yerleşim yeri değildi. Türklerin ise Boğaziçi’ni kullanmaları ilk etapta stratejik nedenlerle olmuştur. İstanbul’u kuşatma amacıyla inşa edilen Rumeli Hisarı ve Anadolu Hisarı, bu bölgelerde yerleşimler oluşmasına öncülük etmişlerdir. Bizans döneminde İstanbul surlar içinde yerleşik iken, şehrin Osmanlı tarafından fethi ile birlikte sur dışına da yayılmaya başlar. 16. yüzyıl öncesi deniz ve boğazı içeren su öğesi şehrin çeperinde kalırken, 16. yüzyıl sonrası Boğaziçi’ndeki yerleşmelerin artması ile birlikte Boğaz, bir suyolu haline dönüşerek birleştirici rol üstlenir 17. yüzyılda Boğaz’ın karakteristik yerleşim düzeni oturmaya başlar. Fındıklı sahilinden Beşiktaş’a doğru sahilsaraylar, bahçeler, büyük devlet adamları ve saray mensuplarının yazlık evleri olarak varlık göstermeye başlayan yalılar ve bunlara hizmet edenlere ait mahalleler yerleşim dokusunu oluşturmaya başlar. Su ile yeşil arasına kurulan konutun doğal çevre ile kurduğu ilişki bakımından da eşsiz bir dokudur. 17. yüzyılda kentin nüfus artışına bağlı olarak yerleşim alanları da büyümeye başlar. Boğaz’da da yalılar ve bahçelerin sayısı artar. 16. yüzyılda olduğu gibi bu dönemde de Boğaz nüfusu çoğunlukla Rumlardan oluşmakta, Türk, Rum, Yahudi köyleri birbirinden ayrılmaktadır. 17. yüzyıl ve 18. yüzyılda Osmanlı yüzünü batıya döner ve kültür, sanat, mimari de bundan etkilenmeye başlar.
Boğaziçi en parlak dönemini 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşar. 20. yüzyıldan sonra özellikle Kargapulos’un fotoğraflarında gördüğümüz yalıların birer birer yok olmaya başladığı, yerlerini fabrika ve liman tesislerinin aldığı görülür. Liman ve fabrika yapılamayacak kıyılarda görülen ise yeni yalı yapımlarıdır. Boğaziçi’nin değişimi 1950’lerden sonra başlar. Dönemin hükümetinin yaptırdığı imar hareketleri ve endüstrinin kentin çevresinde kümelenmesi nedeniyle görüntü ve çevre kirliliği görülmeye başlar.
Merve Güneş Yücel